Şeker Ahmed Paşa
Şeker Ahmed Paşa - Şeker Ahmed Paşa Tabloları Alanlar - Şeker Ahmed Paşa Tablosu Alan Galeriler - Şeker Ahmed Paşa Tablo Fiyatları - Şeker Ahmed Paşa Tablo Ekspertizi - Şeker Ahmed Paşa Müzayede'ye Yazdırma
Antik Antika olarak ünlü ressamlar ve değerli tabloların alımını yapıyor, ücretsiz ekspertiz hizmeti sağlıyoruz.
Siz de Antika Tablo satmak istiyorsanız yetkili personelimizle iletişime geçiniz.
ŞEKER AHMET PAŞA
1841 yılında İstanbul’un Üsküdar ilçesinde doğan Ahmed Ali, 14 yaşında Tıbbiye Mektebi’ne girer. Hassas, çevresindeki insanları her zaman mutlu görmek isteyen bir yaradılışa sahiptir. Acı çeken hastalara hemen şifa bulamamak gibi nedenlerle Tıbbiye’nin kendisine uygun bir seçim olmadığına inanarak, annesinin de doktor olmasını pek desteklememesi üzerine buradan ayrılarak Harbiye’ye geçer.
Resme yeteneği farkedilince, 23 yaşındaki mülazım (teğmen) Ahmed Ali, padişah Abdülaziz tarafında 1864’te Paris’e resim öğrenimi için gönderilir. Paris’te gerçekçiliğin öncüsü Gustave Courbet ile Barbizon Okulu’ndan etkilenir. Türkiye’ye döndükten sonra da Türk resim sanatına Avrupalı bakış açısı getiren iki ressamdan biri olmuştur. Paris’te aynı dönemlerde bulunan Osman Hamdi ile anlaşan Şeker Ahmed’in, her nedense yine Harbiye mezunu olan Süleyman Seyyid ile yıldızlarının bir türlü barışmadığı söylenir. Şeker Ahmed, Paris’te 7 yıl süren eğitimi sırasında, İstanbul’a birçok yapıtını gönderdiği gibi, Paris’te de sergiler.
Resimlerinde doğa ezici bir ağırlıktadır. Doğanın betimlenmesinde kullanılan renkler ve ışık, tinsel bir içeriğin taşıyıcısı olup ona aşkın bir nitelik kazandırmaktadır. Resimlerindeki durgun ve sürekli ışık, nesnelere zamanı aşan anıt izlenimi vermektedir.
Şeker Ahmed Paşa, temiz bir işçiliğe sahiptir. Titiz ve sabırlı bir çalışma tarzı vardır. Az ve öz, çizgi ve renk ile yapıtını oluşturmaktadır. İçtenliği her şeyden önde tutmuştur. Bu açıdan klasik ve romantik olarak tanımlanabilir.
Yurda döndükten sonra 27 Nisan 1873’te Sultanahmed Mekteb-i Sanayi’de (Sanat Okulu), bazı kaynaklarda yalnızca kendi yapıtlarından oluştuğu söylenen, Mustafa Cezar’ın araştırmasına göre dönemin yerli ve yabancı sanatçılardan adları bilinen on kişinin katıldığı önemli bir sergi açmıştır ki, bu sergi aynı zamanda Türkiye’de açılan ilk resim sergisi olarak kabul edilmektedir. Bu serginin açılışındaki amaçlardan biri de, Batılı anlamda resim anlayışını halka tanıtmak ve sevdirmektir.
Etrafında iyi huylu, sakin bir kişilik olarak bilinen paşa arkadaşları tarafından şeker adıyla çağrılır. Tümgeneralliğe dek yükselen Paşa, daha sonra sarayda Misâfirîn-i Ecnebiyye Teşrifatçısı (Yabancı Konuklar Teşrifatçısı/Protokol Sorumlusu) olur, ölünceye kadar bu görevini sürdürür.